Perakende sektörü pek çok diğer sektörde de olduğu gibi “müşteri odaklılık”, “deneyim”, “verimlilik” gibi kavramlarla ilerlerken artık yeni bir kavram ile de tanışıyor hatta tanıştı bile: sürdürülebilirlik.
Bu kapsamda sektör dönüşürken müşteri tercihleri de aynı hızla değişiyor ve dönüşüyor. Ancak bu dönüşüm yalnızca mağaza tasarımı ya da geri dönüşümlü poşetlerle ya da yeşil bitkiler koymakla sınırlı değil. Sürdürülebilirlik kavramı artık iş modeline entegre, stratejik yaklaşımın temelinde ve şeffaflık ile paylaşılabilir yaklaşımlar ile yönetilmeli.
Standart mı Çerçeve mi? Bir format var mı?
Raporlama eğitimlerimde sürekli karşılaştığım bir sorudur, Hocam bir format var mı? Format değil yaklaşımlar var. Çerçeveler (framework) ve standartlar var. İkisi hep birlikte kullanılsa da amaçları ve kullanım şekilleri farklıdır. O yüzden raporlama dünyasının karmaşasını gidermenin ilk yolu bilinen yaklaşımlar çerçeve mi standart mı bunu anlamalıyız. Çerçeve, ne tür bilgilerin raporlanması gerektiğini, yani hangi konuların dikkate alınacağını, hangi yapıda sunulacağını belirleyen rehber bir yapıdır. Standart, hangi göstergelerin, nasıl ve hangi ölçüm birimleriyle raporlanması gerektiğini belirleyen bir kurallar dizinidir. Örneğin GRI bir standarttır fakat IR (Integrated Reporting) kapsamında bir çerçeve vardır. Çerçeve yolu gösterirken, standart yoldaki tüm detayları da bizlere aktarır.
Raporlama dünyasındaki karmaşayı çözmek için terimlerin özüne, bizlere ne mesaj verdiğine ya da vermek istediğine bakmamız gerekiyor. GRI “anlat” diyor, TSRS’ler “hesapla ve kanıtla” diyor, ESRS ise “etkilerini ve risklerini birlikte göster” diyor. Her biri kendi içinde anlamlı ama birlikte yürütüldüğünde perakende markaları için bir yönetişim ve operasyonel kabiliyet sınavına dönüşüyor. Büyük bir giyim perakendecisinin aynı yıl içinde hem CDP hem TSRS hem de GRI raporu hazırlarken veri eşleştirmekte zorluk yaşaması çok da kaçınılmaz olmasa gerek. Bazen veriler oluyor ama takibi olmuyor, bazen sadece iyi olduğumuz veriler oluyor ya da bazen o veriler standartların istediği veriler olmuyor.
Bu karmaşayı çözmenin en temel yolu? Amacımız ne? Gerçekten rapor mu yazıyoruz? Hikaye mi anlatmak istiyoruz?
Birçok firma rapor yayımlıyor. Ama bu raporlar: Okunuyor mu? Hedef kitleyle bağ kuruyor mu? Gerçek etkiyi gösteriyor mu?
Raporlama dünyası artık artan standartlar ile değer kavramına vurguyla hikayeden öze, geçmişten entegre bakış açısına, raporlamadan anlam kazandırmaya doğru evriliyor.
CSRD ve TSRS gibi çerçeveler artık yalnızca geçmişte ne yaptığını değil, gelecekte ne yapacağını da anlatmanı istiyor. Yeni nesil raporlamalar muhakkak finansal etkileri içeriyor, risk ve fırsatları sistematikleştiriyor, kurumsal kültürü görünür kılıyor.
Sürdürülebilirlik raporlaması firmalar için bir yük değil, bir yeniden inşa sürecidir. Kartların yeniden dağıtılmasıdır. Doğru sistemle, doğru verilerle ve doğru anlatımla bu süreç hem markaya değer katar hem de sektöre örnek olur.
Veriyi sadece anlatan değil, veriyi anlayan, dönüştüren ve anlamlandıran markalar geleceğe yön verecek.
“Perakende Markaları İçin Sürdürülebilirlik Raporlaması: Çerçeveler, Standartlar ve İpuçları” için 0 yanıt