Sürdürülebilirlik, İklim Göçü ve Kadın

Bugün, Birleşmiş Milletlerin “Dünya Kadınlar Günü” olarak tanımladığı ve her yıl 8 Mart’ta kutlanan uluslararası bir gün. Bu özel gün neden var? Çünkü insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına maalesef ihtiyaç var.

Madem böyle özel bir gündeyiz, gelin biraz kadın ve sürdürülebilirlik ilişkisine bakalım. Hatta sürdürülebilirlik deyince, günümüzde gündemin ilk maddesini işgal eden ve önemi gittikçe daha çok anlaşılan iklim değişikliği ve buna bağlı yaşanan iklim göçünden bahsedelim. 

İnsanlar çevresel risklerden etkilendikleri, aşırı hava olaylarının tehlikeli sonuçlarına maruz kaldıkları ve bu şekilde yaşayamadıkları zaman iklim göçü başlıyor. Yani iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlardan biri de İklim Göçü dediğimiz olgu. Dünya Bankasına göre, önlem alınmaması durumunda iklim değişikliği 2050’ye kadar dünyanın 6 bölgesinden 216 milyondan fazla insanı göçe zorlayabilecek.

Hepimiz biliyoruz ki, iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilebilmesi ve buna bağlı olarak doğal afet risklerinin azaltılabilmesi toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi ile doğrudan ilişkilidir ve içinde bulunduğumuz dönemin en büyük küresel zorluklarından biridir.

Birleşmiş Milletlerin Eylül 2015’de kabul ettiği Gündem 2030 (Transforming our world: the 2030 Agenda for Sustainable Development) deklarasyonunun 20. maddesinde “İnsanlığın yarısı tüm insan haklarından ve fırsatlarından geri bırakıldığı sürece insani potansiyelin tümüne ve sürdürülebilir kalkınmaya ulaşılamaz.” denilmektedir. Bu da bize cinsiyet eşitliğinin kritik öneminin artık anlaşıldığını ve 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacının başarısına katkısı konusunda uzlaşma sağlandığını göstermektedir. 

Sürdürülebilir Kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevre boyutlarını ele alan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının arasında toplumsal cinsiyet eşitliği konusunun ayrı bir hedef (Hedef 5) olarak kabul edilmesi, kadınların iklim krizinden daha fazla etkilenmelerini de önleyecek bir adım olarak görülmelidir. Tabii ki, bu uzlaşmanın ve kabullerin yansımalarını uygulamalarda da görmemiz koşuluyla…

Kadınlar birçok nedenden dolayı iklim değişikliğinin etkilerini erkeklere kıyasla daha derinden hissediyorlar. Bu nedenlerin başında kadınların dünyanın yoksul olan kesiminin çoğunluğunu oluşturmaları gelmektedir. Yoksul kişiler barınma ve gıda konusunda zaten sorun yaşarken ve hayatlarını tarıma dayalı bir ekonomik düzenle sürdürmeye çalışırken, iklim değişikliği nedeniyle artan kuraklık var olan zorlukları daha da artırmaktadır. Ayrıca iklim değişikliği en çok doğal kaynakları tehdit etmektedir ve kadınlar söz konusu doğal kaynaklara daha fazla bağımlıdırlar. Temiz suya ulaşamama bunların başında geliyor.

Bu gibi sorunlara bir de cinsiyet ayrımcılığı da eklenince söz konusu toplumlarda en kırılgan kesimi kadınlar oluşturuyor. İklime bağlı göç zorunluluğu oluştuğunda var olan eşitsizlikler artıyor. Eğitime erişim imkanları kısıtlı olan kadınlar doğal kaynaklarla ilişkili işlerle geçimlerini sağladıkları ve çok uzun saatler çalışmak zorunda oldukları için daha çok etkileniyorlar. Doğal afet veya iklim göçü durumunda kadın ve kız çocukları, erkeklere oranla daha fazla ölüm, yaralanma ve hastalık riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Ayrıca gidemeyecek durumda olan yaşlıların bakımı, evle ilgili sorumluluklar, bilgiye erişim zorluğu gibi nedenlerle bulundukları yerde kalmak zorunda olabiliyorlar. 

Kadınlar ve kız çocuklarının göç ve kriz durumlarında yaşadıkları sorunların arasında cinsel tacize uğramaları, istenmeyen gebeliklere maruz kalmaları, maddi sıkıntı nedeniyle erken yaşta evlendirilmeleri veya kız çocuklarının erken yaşta okuldan alınmaları ve aile içi şiddet vakalarının artması da bulunuyor. Ayrıca çoğunlukla kadınların ekonomik özgürlüklerinin ve finansal varlıklarının olmaması düşük ücretlerle ağır koşullar altında çalışmak zorunda kalmalarını getiriyor.

Çözüm ise kolay değil, ama mümkün. Artık sürdürülebilirliği her alanda hayata geçirmenin, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının bütünüyle uygulanmasının ve tüm liderlerin sadece lafla değil, alacakları önlemlerle iklim değişikliğine etkilerini hafifletmelerinin zamanı. 

Yani artık zaman, harekete geçme ve uygulama zamanı.

Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun!

Yazar Çiğdem Palalı

In:

“Sürdürülebilirlik, İklim Göçü ve Kadın” için 0 yanıt