Sürdürülebilirlik ile ilgili çalışma yapanlar, bu konuya kafa yoranlar, özellikle de operasyonel düzende sürdürülebilirlik süreçlerini üst yönetimlere kabul ettirmek isteyenler, finansal sürdürülebilirliği sağlamanın çevresel, sosyal ve yönetişim süreçleri ile entegre olmaktan geçtiğini bilirler. Birileri onlara hep Larry Fink mektuplarını anlatmıştır çünkü…
Kimdir Larry Fink?
10 trilyon dolarlık adam olarak geçiyor pek çok kaynakta… Sürdürülebilirlik ile ilgili her eğitimde yazdığı mektuplardan alıntılar paylaşılır ve özetle denir ki paranın yönetiminde en yetkili kişilerden olan Fink, sürdürülebilir olmayan süreçlere destek olmayacak.
Bu konuyu da paydaşlara mektuplar yazarak iletir.
Dünyanın önde gelen uluslararası kuruluşlardan BlackRock CEO’sudur. Larry Fink ve şirketlerin yatırım planında iklim değişikliğinin belirleyici bir faktör haline geldiğini belirtmektedir. Bu konuda somut taahhütler veren Fink, taahhütlerinin somut aksiyonu olarak da kömür yatırımlarına son verme ile BlackRock iklim dostu finansmanı desteklediğini açıkça gösteriyor.
Yakın zamanda 2022 için de mektubu paylaşan Fink’in son mektubunu yorumlamadan önce 2012’den beri yayınlanan mektupları sizler ile incelemek isteriz…
İlk mektubu 2012 tarihinde paylaşan Fink; bu mektubunda diyalog kurma çabası içinde olması sebebiyle mektup yazdığını belirtiyor. Ayrıca BlackRock’a ait kurumsal yönetim ve sorumlu yatırım yaklaşımı açıklıyor. Bu kapsamda kurumsal yönetim yaklaşımını değer odaklı iş birliği olarak tanımlıyor. Diyalog kurma çabasının şirketlerin karşılaşabilecekleri kurumsal yönetim sorunlarını da çözmek için bir fırsat olduğundan ve sorunlar karşısında değer odaklı yaklaşımdan bahseden Fink, BlackRock görüşleri ile şirketin kurumsal yönetişim ve sosyal, etik ve çevresel yaklaşımlarının ortak paydada birleştirilmesinden bahseder.
2012 mektubu diyalog geliştirmek ve kurumsal sisteminin paylaşılması ile ilgili bir mektupken 2014’te yazılan mektubu yine paydaş diyalogunun öneminden ve etkisinden bahsediyor. Kendi sorumluluk kapsamlarında, kısa vadeli zorlukların üstesinden gelinebileceği fakat asıl odaklanılması gerekenin uzun vade olduğundan bahseder. İyi bir kurumsal yönetim uzun vadeli sürdürülebilir getiri dengesinden kaynaklanmaktadır. Mektubunda Fink, şirketlere uzun vadeli büyümeye odaklanmaları çağrısında bulunmuştur.
2015 yılında yazdığı mektupta uzun vadeli bir atmosferin gerekliliği konusundaki çağrısını yinelemiştir.
2016 yılında yazdığı mektubunda; Fink her şirkette uzun vadeli değer yaratmak için stratejik bir çerçeve hazırlanması talebini iletti ve ilk kez sürdürülebilir elde etmenin yolunun şirketlerin karşı karşıya olduğu çevresel ve sosyal faktörlerden de geçtiğinden bahsetti. Paris İklim Anlaşmasına atıf yapılan mektubunda Fink, şirketlere bu süreçlerin risk ve fırsat getirileri olduğundan bahsetti. BlackRock olarak şirketlere bu süreçlerin risk ve fırsat getirileri olduğunda bahsetti. BlackRock olarak şirketlerden çevresel ve sosyal sorunların çözümleri ile ilgili de planlar beklediklerinden bahsetmiştir.
2017 yılındaki mektubunda; kendi taahhütlerine göre ilerlemeyen şirketler için ve uzun vadeli ekonomik çıkarlar ile ilgili çerçeve belirlemeyen şirketler için karşı oy kullanma hakkını saklı tutacağından bahsediyor. 2017 mektubunda net olarak görülüyor ki; şirketlerin iş modeli ve operasyonlarının entegrasyonunda muhakkak ilgili çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) faktörlerine katkıda bulunmalı. 2017 yılında ESG kriterlerinin net olarak önemini vurgulayan Fink, 2018 yılındaki mektubunda yeni bir paydaş katılım modelinden bahsetmektedir. Şirketlerin toplum içindeki rollerini sorgulamasını istiyor. Değişen dünya şartlarına uyum sağlama becerisi sorgulanıyor. 2019 yılındaki mektubunda Y kuşağının toplumsal fayda beklentisi de belirtip, şirketlerden yeteneklerini ellerinden tutmak üzere uzun vadeli hedefler talep etmiştir. Tüm yeni nesil, gelecek yılların yatırımcısı, bu fikir üzerine iş planlarının kurulması gerektiğinden bahsetmiş mektubunda. Para el değiştirdikçe, ESG konularının değerlendirilmesi giderek daha da önem taşımaktadır ve mektupta uzun uzun bu konu vurgulanmaktadır.
Gelelim 2020 yılına; iklim değişikliğinin artık şirketlerin uzun vadeli beklentilerini etkileyecek en önemli faktörlerin başında geldiği vurgulanmaktadır. Farkındalık hızla değişiyor ve finansın temelden yeniden şekillendirilmesi gerektiğini vurguluyor. 2020 yılında Fink aslında tüm mektubunu genel anlamda iklim krizine ayırmış ve sürdürülebilirlik kavramını yatırım yaklaşımının merkezine koyulması gerektiğinden bahsetmiş. Sürdürülebilirliğe en çok negatif etkisi olan sektörlerin artık yeni nesil pozitif ürünlere dönüşmesi ile ilgili söylemler mektupta bolca yer almaktadır.
2 ayrı talebi var şirketlerden 2020 yılındaki mektubunda; 1. Şirket henüz yapmadıysa SASB uygun raporlama ya da açıklama yapmaları ve 2. olarak TCFD tavsiyeleri kapsamında iklim risklerini yönetmeleri. Bu düzenlemelere uymayan şirketler için riskin yönetilmediği üzerine bir sonuç çıkabilir. Şirketlerin ve kuralların etkili sürdürülebilirlik açıklamaları üretmediğini veya bu konuları yönetmek için çerçeveler uygulanmadığı durumlarda, yönetim kurulu üyelerini sorumlu tutacağız gibi net bir yaptırımdan da bahsediyor. Ayrıca mektubunu bitirirken; genel uygulamanın daha sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kapitalizme ulaşmaktan geçmelidir diyor.
Gelelim 2021 yılına; mektubun baş konusu tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi oldu. Pandeminin çalışma şeklimizi değiştirmesi ile ilgili mesajın herkes tarafından alınması gerektiği özellikle belirtilmiş mektupta. Pandeminin getirdiği eşitsizliklere de işaret ettiği mektubunda aynı zamanda dünyayı etkileyen ırksal eylemlere de dikkat çekti. Pandemi etkisinin iş yapış biçimlerine etkisini hızlıca aşı geliştirme süreçlerinde gözlemlendiğinin ama aynı zamanda iklim riski olduğunu vurguladı mektubunda. İklim geçişinin bir risk olduğu kadar da tarihi bir yatırım fırsatı olduğunu da vurguluyor. 2021 mektubundan net sıfır ekonomiye geçiş modelinin zorunluluğundan da bahsetmektedir. 2020’de olduğu gibi bu mektubunda da şirketlerden 2 talebi var Fink’in. 1. İş modellerinin net sıfır ekonomi ile nasıl uyumlu olacağına dair bir plan ve 2. Bu planın uzun vadeli stratejinize nasıl dahil edildiğinin belirlenmesi.
BlackRock olarak kendi faaliyetlerinde net-sıfır olduklarını belirten Fink ayrıca şirketlerin Net Sıfır yol haritalarını da belirlemelerini istiyor. Ayrıca Fink mektubunda sürdürülebilirlik raporlarının içerikleri ile de ilgili yorum yaparak, yetenek yönetmeye yönelik çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık kavramlarının da raporlarda olması gerektiği vurgusu yapmıştır.
Gelelim son 2022 mektubuna, başlığı “Kapitalizmin Gücü” ve paydaş kapitalizminin tanımını yapıp, bunun gelişim için zorunlu olduğu ve tüm paydaşlar ile karşılıklı bir yarar sağlama mekanizması olduğundan bahseder. Şirketlerin iç paydaşı olan çalışanlar üzerine güven mekanizması kurmanın öneminden bahsederken yeni dünya düzenine adaptasyon ile ilgili şirketlerin kendilerini sorgulamaları gerektiğini belirtiyor. Sürdürülebilir yatırımlara olan desteğin artacağından bahsederken yeni inovatif yatırımların destekleneceğinden de bahsediyor.
Kısaca son mektubu özetlemek gerekirse; tüm paydaşların amaç odaklı yaklaşımda olması gerektiğini tüm mektuplarında olduğu gibi vurgularken, inovasyona yönelmenin pozitif katkılarını da vurgulamaktadır. Özellikle bu mektup çalışan ve işveren arasındaki pandemi sonrası değişen dinamikleri de vurgularken, şirketlere çalışanlarının değişen beklentilerinin doğru yorumlamaları gerektiğinden de bahsetmektedir. İklim değişikliğine vurgu son yıllardaki tüm mektuplarındaki gibi yerini alırken TCFD ye uyumlu raporlamalara da atıfta bulunuyor.
Sizlere 2012 yılından beri yazılan tüm mektupların sentezini yapmaya çalıştım.
Burada da net olarak görüyorsunuz ki özellikle Paris İklim Anlaşması sonrası mektuptaki vurgu iklim ve aslında sadece iklim özelinde değil tüm ESG kriterleri üzerine de artmaktadır. Yeni jenerasyon beklentileri, çevreyi tüm riskleri ile ele almada uzun vadeli taahhütler artık mektupların temel konusu haline gelmiş durumdadır.
Küresel Risk Raporu içerikleri nasıl yıllar içinde değiştiyse Fink mektupları da risklerin içerikleri ile ilgili belirgin bir şekilde içerik değiştirmiştir.
Dünyanın değişen dengeleri mektuplara ve içeriklerine de yansımış ve aslında finansal kaynak anlamında da bir açıdan dünyayı nelerin beklediği ile ilgili de yol gösterici olmuş….
Mektuplar ile ilgili detaylara;
https://www.blackrock.com/corporate/investor-relations/larry-fink-ceo-letter ulaşabilirsiniz.
Yazar: Senem Tanju
“Larry Fink Mektupları…” için 0 yanıt